
Kaygılı Çocukların Beyninde Neler Oluyor?
Kaygı, ortada hiçbir somut tehlike olmamasına rağmen kişinin yaşadığı huzursuzluk, tedirginlik halidir. Beynin sağ yarım küresinin, kaygıda önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Sağ beyin, görsel-uzamsal işleme, duygular ve sezgi ile ilişkilidir. Kaygı, genellikle bir tehdit veya tehlike algısıyla ilişkilendirilir. Sağ beyin, bu tehditleri veya tehlikeleri algılamak ve yorumlamak için önemlidir.Sağ beyin, görsel-uzamsal işleme ile ilişkilidir. Bu, nesnelerin ve çevrenin ilişkilerini anlama yeteneğidir. Sağ beyin, çevremizdeki tehditleri algılamada önemli bir rol oynar. Örneğin, bir ormanda yürürken, sağ beynimiz ağaçların, hayvanların ve diğer nesnelerin konumunu anlamamıza yardımcı olur. Bu bilgi, potansiyel tehlikeleri tespit etmemize ve kendimizi korumamıza yardımcı olabilir. Sağ beyin, duygular ile de ilişkilidir. Bu, duyguları hissetme ve ifade etme yeteneğidir. Sağ beyin, korku, kaygı ve diğer olumsuz duyguları algılama ve işlemede önemli bir rol oynar. Örneğin, bir örümceği gördüğümüzde, sağ beynimiz korku ve tiksinti gibi duyguları hissetmemize neden olabilir. Bu duygular, örümcekten kaçmamıza veya onu öldürmemize neden olabilir.
Sağ beyin, amigdala adı verilen ve korku ve kaygı duygularıyla ilişkili bir beyin bölgesini de etkiler. Amigdala, tehlikeyi algılama ve korku tepkisini başlatma konusunda önemli bir rol oynar. Kaygılı çocuklarda amigdala, tehlikeyi daha kolay ve daha şiddetli bir şekilde algılayabilir. Bu, onların daha fazla kaygı hissetmelerine neden olur.
Amigdala, beynin orta lobunda bulunan, badem şeklinde bir yapıdır. Amigdala, çevreden gelen sinyalleri işler ve bu sinyallerin tehlikeli olup olmadığını değerlendirir. Tehlikeli olduğuna karar verirse, korku tepkisini başlatır. Bu tepki, kalbin daha hızlı atması, nefes almanın hızlanması ve terlemenin artması gibi fiziksel belirtileri içerir.
Kaygılı çocuklarda ayrıca, stres hormonu kortizol seviyeleri de yükselebilir. Kortizol, kaygı semptomlarını artırabilir ve strese karşı duyarlılığı artırabilir.
Kaygılı Çocuğa Nasıl Yaklaşılabilir?
Çocuklar, doğdukları andan itibaren sağ beyinlerini kullanarak iletişim kurmaya başlarlar. Jestler, mimikler, tonlama ve fiziksel temas, çocukların duygularını ve ihtiyaçlarını ifade etmelerinin en temel yoludur. Çocuklar kaygılıyken onlara yaptığınız rasyonel açıklamaları duyup anlamlandıramazlar. Ebeveynler, kaygı anında çocukların sağ beyin iletişimini teşvik ederek, onlarla daha derin ve anlamlı ilişkiler kurabilirler. Sağ beyin iletişimi kurarken aşağıdakileri göz önünde bulundurmanız önemlidir:
• Empati gösterin. Çocuğunuzun kaygılarını anladığınızı ve onu desteklediğinizi gösterin.
• Yargılamayın. Çocuğunuzun kaygılarını yargılamayın veya ona “bunu büyüdüğünde atlatacaksın, bunda korkacak ne var’’ gibi sözler söylemeyin.
• Destekleyici olun. Çocuğunuza kaygılarıyla başa çıkmasına yardımcı olmak için elinizden geleni yapın. Dikkatini başarılı olduğu ve güçlü hissettiği konulara çekin.
• Çocuğunuzla konuşun. Çocuğunuzun kaygılarının nedenlerini ve nasıl hissettiğini anlamaya çalışın.
• Çocuğunuzla birlikte bir kaygı müdahale planı oluşturun. Bu plan, çocuğunuzun kaygı belirtilerini yönetmesine yardımcı olacak stratejileri içermelidir.
• Çocuğunuza rahatlama teknikleri öğretin. Nefes egzersizleri ve meditasyon gibi rahatlama teknikleri, çocukların kaygı belirtilerini azaltmalarına yardımcı olabilir.Örneğin, bir çocuk okulda performans sergilemekten endişe duyuyorsa, ebeveyn onunla birlikte derin nefes alma egzersizi yapabilir. Ebeveyn, çocuğuna burundan yavaşça nefes almasını ve ardından ağzından yavaşça nefes vermesini öğretebilir. Bu egzersiz, çocuğun kaygısını azaltmaya ve kendini daha sakin hissetmesine yardımcı olabilir.
• Çocuğunuzu uygun bir tedaviye yönlendirin. Kaygı, bazı durumlarda terapi ve ilaç tedavisi gerektirebilir.
Related Posts
Kaygılı Çocukların Beyninde Neler Oluyor?
Aralık 4, 2023
Kaygı, ortada hiçbir somut tehlike olmamasına rağmen kişinin yaşadığı...